22 Ağustos 2016 Pazartesi

Yaz Hiç Bitmemeli ve Devam Etmeli ..:)






         Kışlıklar kalın giysiler botlar çizmeler...Koca bir kışı devirdik.Yazı iple çektik ve tamda istediğimiz gibi deniz kum güneş..her ne kadar bazı insanların " ben kışı daha çok seviyorum " söylemlerine rağmen birbirimizi kandırmaya gerek yok çünkü yazı seviyoruz..:) Peki neler yapmalı ? işte size birkaç öneri;
  • Mümkün olduğunca açık renk ve hafif giysiler tercih etmeliyiz.
  • Mümkünse çantamızda mutlaka bir güneş kremi bulundurmalıyız
  • Açık sandal tarzı ayakkabılar tercih etmeliyiz
  • Bol sıvı tüketmeyi ihmal etmemeliyiz 
  • Geniş şapkalar her zaman moda :)

Tabiki her mevsimin kendine göre güzellikleri heyecanları farklı farklı.ancak yazın o kanımızı kaynatan heyacanı kendimizde bulabileceğimiz apayrı bir yere sahip.
Son olarak güneş her zaman içinizi ısıtsın ve sizinle olsun ...
www.mosimoso.com 

10 Ağustos 2016 Çarşamba

         


                                                                   www.mosimoso.com




Parfüm Latince kökenli bir kelimedir. per fumum sözcüğünden türemiş olan parfüm tümüyle uçucu anlamına gelir. Parfüm gerçekten çok çok eski bir kökeni ve tarihi olan oldukça saygın bir maddedir. Parfümün ilk kullanımı M.Ö 4000 li yıllara kadar dayanmaktadır. Antik Çin’de Mısır’da ve Arap yarımadasında dinsel ayinlerdeki ritüelleri tamamlayan bir parça idi parfüm. Yakılan kokulu maddelerin kutsal varlıkların mesajını taşıdığına ya da mesajı aldıklarına inanılırdı. Eski Mısırlılar bazı kokulara öyle değerler biçmişlerdi ki altın daha ucuz kalıyordu.
Antik çağlardan kalan bazı yağ şişelerinde o dönemin kokularının hala muhafaza edildiği gözlenmiştir. Tütsü kullanımı aynı zamanda Eski Roma ve Yunanlılar arasında da hızla yayılmış ve sevilmiştir. Bu toplumlardaki kişiler toplumdaki yerlerini daha da sağlamlaştırmak adına kişsel koku kullanımına geçmişler ve bunu kullanmışlardır. İnsanlık işte bu dönemlerde koku kullanmaya başlamıştır.
Alkol temelli parfümlerin üretilmesi için ise 1370 yılına kadar beklenmesi gerekecekti. Macar kraliçesi Elizabeth için ilk alkol temelli parfüm hazırlanmıştır. 72 yaşındaki kraliçe 25 yaşındaki Polonya kralından evlenme teklifi aldığında hala muhteşem güzelliğini koruduğu rivayet edilmektedir. Bu güzelliği borçlu olduğu Macar suyu ise hala üretilen bir materyaldir.
Fransa’da ilk parfüm laboratuarı 16 yüzyılın ortalarına doğru Grasse kentinde kurulmuştur. Bu bölge günümüzde halen önemli bir merkez olma özelliğini sürdürmektedir. Bu bölgede amber, misk ile parfümlendirilmiş eldivenler üretilirdi. Bu şekilde asiller açıktan akan kanalizasyonların yakınından geçerken burunlarını kapatıp rahatlarlardı. Daha sonra bu bölgede ilk defa parfümün yanında briyatin üretimi de başlamış oldu. Fransa Kralı XIV: Louis ise saray erkanının kendi istediği kokuları kullanmasını isterdi bu sebeple sarayda farklı şişelerde bir çok parfüm bulunurdu. İşte o dönemden bu yana da parfümler şık ve güzel şişelerde saklanmaya başlamıştır.

8 Ağustos 2016 Pazartesi

Ayakkabının İcadı..




                                                                   

                                                           
                                                                  www.mosimoso.com

Onu her giydiğiniz de hiç düşünmediniz mi, kim icad etti, nasıl keşfetti diye?




Ayakkabı ne zaman bulundu?Ayakkabının icadı hakkında bilgi?İlk ayakkabıyı kim yaptı?Ayakkabı nasıl bulundu?

Ayakkabı ustası yetiştiren ilk toplumun Mısırlılar olduğu biliniyor. M.Ö. 3500′lü yıllarda ıslak kuma basarak ayak kalıbı çıkarmaya, bu kalıpları kurutarak sandalet yapımında kullanmaya başlayan onlardı. Papirüs yapraklarından elde edilen malzeme kullanılırdı sandalet yapımında. Tabii zamanla işin şatafat kısmı devreye girdi ve derilerle, süslü taşlarla bezeli sandaletler ayakları süsler oldu.
Roma askerleri dedik ya onlar deri sandaletlerini giyerken, imparatorlarının ayaklarında altından yapılmışları vardı. Ayakkabıda süslü püslü materyalleri ilk kullanan millet Yunanlılar oldu yani. Asya ve Avrupa’da giderek yayılan ayakkabıcılık, tüm dünyayı etkisi altına aldı.
Rönesans devrinin belki de en büyük sanatçısı ve aynı zamanda da mucit olan Leonardo da Vinci, anlaşılması zor makineler tasarlamaktan sıkılmış olacak ki ayakkabıya yüksek topuk eklenebileceğini akıl etti. Söylendiğine göre, Floransa’daki pek ünlü ve soylu bir ailenin kısa boylu kızının ihtişamlı düğününde gözlerden kaybolmaması için buldu bu çareyi. Tabii böyle dikkat çekici bir giyeceği hemen diğer kadınlar da taklit etmek istedi ve topuklu ayakkabılar gösterişin ve şıklığın simgesi olarak yaygınlaştı.
Gelelim daha yakın zamanlara… Tabii ki modanın kalbinin attığı Fransa’nın bu işe de ağırlığını koymuş olması gayet doğal. Bu dönemde kadınların Paris’ten el yapımı ayakkabılar almaları çok modaydı. O dönemde önce erkekler daha çok çizme giyerken, zamanla kadınlar da uzun dar çizmeler giymeye başladılar. 19. yüzyılın başlarında Amerika’da yaygınlaşmaya başlayan ayakkabı makineleri ile seri üretim de yapılmaya başladı.
Zamanla ayak sağlığı hakkında bilgiler arttıkça rahat ve ortopedik ayakkabı üretimi de hızlandı. Kadınlar düz modeller giyer oldular.

İşte Özge TEMEL in Gözünden Kadının binlerce yıllık merakı: Süs...

Kadının binlerce yıllık merakı: Süs

Süslenmek kadının yaradılışında vardır. Her kadın güzel görünmek ister. Kadınlar kendini daha alımlı, daha güzel göstermek için en yakışanı bulmak adına moda akımlarını takip ederek gerek giyim, gerek aksesuar, gerekse makyaj tarzlarında sürekli arayış içindedirler.
Aslında süslenmek evrensel olduğu kadar tarihselde bir arayıştır.
Severek öğrenilen her şey akılda kalır
Ortaokuldan beri arkeoloji müzelerine gidip çizimlerimi geliştirmek için tors çizerdim. Çizimlerim bittikten sonra müzede bulunan anıt mezarları, taşları, el aletlerini anforaları ve çeşitli takıları kendimce inceleyip çıkardım.
M.Ö. dönemlerde ve M.S. ilk medeniyetlerde kadınların süs ile ilişkilerini takıyla sınırlı olduğunu düşünürdüm. Ta ki Dokuz Eylül Üniversitesi Tasarım bölümünde okurken kendisi sayesinde en sevdiğim ders olan “Sanat tarihi” hocam Arkeolog Altan Türe’yle tanışana kadar.
Tüm ömrünü kültür tarihine adamış, bir çok Arkeoloji müzesinde müdürlük, kültür bakanı danışmanlığı, öğretim üyeliği ve Avrupa Birliği Kültür projelerine danışmanlık yapan ve bildiğini mükemmel bir şekilde öğrencilerine aktaran, aktardıkça mutlu olan yegane öğretmenlerdendir.
Ve bir gün bahçede ağzında piposu bembeyaz bıyıklarının altından “Çocuklar kitaptan bakmak yetmez görmek gerek” dedi. O hafta sınıfça Selçuk’ta bulunan Efes Müzesi’nin yolunu tuttuk.
Kadın, her dönemde kadın
Efes Müzesi’nin kapısından girdik ve ilk salonun solunda bulunan camlı vitrine doğru ilerledik. Pür dikkat Altan hocayı dinlerken “Çocuklar bunlar da o döneme ait cımbızlar” dediğinde çok şaşırmıştım. Demek ki kadınlar o dönemde sadece takı takmıyorlarmış. Hem kendilerine şekil verip, güzel kokup, hem de boyanarak süsleniyorlarmış. Cımbızlar, rastık çubukları, kemik taraklar, bronz aynalar, koku şişeleri, tokalar, küpeler, yüzükler, kolyeler, halhallar ve hatta vücutlarına bastıkları damgalar. Yani kadın her dönemde kadın.
Güzel görünmek her devrin ihtiyacı… Peki ya ne için?
Görüldüğü gibi kadının milattan öncesinden gelen arayışı en yalın anlatımla boyanmak ve süslenmek. Yani güzel görünmek. Yaşadığımız devirde kadınların büyük çoğunluğu kendileri için süslendiğini belirtiyor olsa da; Akla gelen en önemli sorulardan biri de acaba o dönemlerde kimin için süsleniyorlardı? Bir statü göstergesi ve kendileri için mi? Yoksa erkeklere güzel görünmek için mi?
Özge TEMEL
YENİGÜN GAZETESİ

Nasıl Ayakkabı Seçmeliyiz?

                                                             


www.mosimoso.com


Bizi bir ayakkabıyı satın almaya götüren çoğunlukla şık görüntüsü olsa da ayak sağlığına uygunluğuna da dikkat etmek gerekiyor.

Uzun boy, daha ince görünen bacaklar, kıyafetin daha şık görünmesi uğruna giyilen topuklu ayakkabılar, ayağa olması gerekenden fazla yük bindirdiği için, nasır, tırnak problemleri, ayak parmaklarında şekil bozuklukları, burkulma, zedelenme gibi problemlere yol açabiliyor. Ancak spor ayakkabılar da sandığınız kadar masum değil. Havalandırılmadığı ve temizliği iyi yapılmadığı sürece mantar sorunlarına neden olabiliyor. O halde, ayakkabı seçerken sağlığımız için nelere dikkat etmemiz gerektiğine bir göz atalım…

Alçak topukluları tercih edin
Ayak bileği burkulmalarını önlemek için daha geniş ve kısa topuklu ayakkabıları tercih edin. Geniş topuklular dengeyi daha iyi korur. Tercihen ayakkabının yüksekliği 2,5 cm'yi aşmamalı. Ancak daha yüksek topuklular vezgeçilmezinizse, ayak sağlığınızı korumak için onları giyme zamanınızı azaltmaya çalışmalısınız. Mesela iş yerinde topuklu ayakkabıyla olmaz zorunluluğu varsa, işe gidiş gelişlerde düz ayakkabı kullanmaya çalışın. Akşamları ayaklarınızı ılık suda 5-10 dakika dinlendirin, masaj uygulayın. 

Geniş burunlu alın
Sivri burunlu ayakkabılar parmaklarda şekil bozukluğu yaratabilir. Ön kısmı geniş olan ayakkabıları tercih etmek daha doğru. 

Esnek tabanlıları seçin
Ayakkabı tabanının esneme özelliğine sahip olması çok önemli. Çok kalın ve esnek olmayan ya da çok ince olan ayakkabılar, ayak bağ ve eklemlerine aşırı yük bindirerek ağrıya neden olur. 

Ayakkabının iç yapısı ve yüksekliğine dikkat
Ayakkabının iç kısmı çok kaygan ve sert olmamalı, ayak kavislerine destek verecek biçimde olmalı. Ayakkabının üst kısmı da içinde parmaklarınızı kıvıracak kadar yüksek ya da esnek olmalı. 

Naylon maddeli ayakkabı almayın
Ayağınızın hava almasına izin veren materyalleri, örneğin köseleyi tercih edin. Naylon benzeri maddeden yapılan ayakkabılardan kaçının. 

Satıcıya kanmayın
Ayakkabıyı denediğinizde ayağınızı sıkıyorsa, satıcının bir süre sonra açılır demesine inanmayın. Zira düzgün bir ayakkabıda böyle bir şey olmaz. Parmakla ayakkabının ucu arasında yarım santim boşluk kalmasına dikkat edin. 

Ortopedik tercih edin
Ortopedik ayakkabılar satın almaya çalışın. Bu tip ayakkabılar, taşıyıcı noktaları desteklediği için vücudun rahat taşınmasını sağlar, omuriliğin duruşunu destekler, yürüyüşü rahatlatır ve yorulmanızı geciktirir.